Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Şirketlerin Toplumsal Değişimdeki Rolü
Merve Demirkaya & Ümit Yardım
Görsel Tasarım: Aras Özer
Günümüzün hızla değişen dünyasında, şirketlerin toplumsal sorumlulukları ve bunların etkileri, sadece iş dünyasının sınırlarını değil, aynı zamanda geniş toplumsal ve çevresel konuları da kapsamaktadır. Artık şirketler, sadece finansal başarıyı hedefleyen kurumlar olarak görülmenin ötesine geçerek, daha geniş bir toplumsal sorumluluğu üstleniyorlar. Bu yeni paradigma, “Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS)” olarak adlandırılıyor. Şirketlerin toplum üzerindeki etkilerini tanıma ve bu etkileri iyileştirme yönündeki çabalarını ifade eden bu kavrama göre, şirketlerin kâr hedeflerinin yanı sıra toplumsal ve çevresel değerlere de odaklanmaları gerekliliğini gündeme getiriyor. Bu anlayış, iş dünyasını sadece ekonomik bir güç olmaktan çıkarıp, toplumsal değişimin önemli aktörlerinden biri haline getiriyor.
Artan çevresel sorunlar, sosyal adalet meseleleri ve ekonomik eşitsizlikler, şirketleri toplumsal değişimin ön saflarına taşıyor. Tüketiciler ve yatırımcılar artık şirketlerden sadece finansal performans değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel sorumluluklarını da yerine getirmelerini bekliyor. Toplumsal ve çevresel sorunların meydana gelmesinde bireylerin olduğu kadar şirketlerin de aktif rol aldığı düşünülüyor. Bu durum, şirketleri topluma karşı sorumlu olmaya ve operasyonlarını bu doğrultuda şekillendirmeye itiyor. Yani, sorunların olduğu kadar çözümün de bir parçası haline gelinmesi bekleniyor. KSS, bu yeni dünya düzeninde şirketlerin rolünü yeniden tanımlıyor ve iş dünyasının toplumsal değişime katkıda bulunmasının yeni yollarını ortaya koyması gerekliliğinin altını çiziyor.
Kurumsal Sosyal Sorumluluğun Önemi
KSS’nin yükselişi, küreselleşmenin ve teknolojik ilerlemenin toplum üzerindeki etkileriyle paralel olarak gelişti. Bu değişim, şirketlerin toplumsal değişimde oynadıkları rolü daha da önemli hale getirdi. Şirketler artık, küresel sorunlara çözüm bulma ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etme konusunda kilit bir role sahip. KSS ile şirketler, faaliyetlerinin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini tanımlarken ve bu etkileri yönetme konusunda aksiyonlar alabilmekte. Bu yaklaşım, şirketlerin sürdürülebilirliğini güçlendirmelerinin yanında, toplumun karşılaştığı önemli sorunlara etkili çözümler sunmalarını da destekleyebilmektedir. Etkili bir KSS stratejisi, şirketlerin marka değerini artırabilir, müşteri sadakatini güçlendirebilir, toplumun sempatisini kazanabilirve yeni pazarlar kazanmalarını sağlayabilir.
Wood (1991) kurumsal sosyal sorumluluğun temel fikrinin, iş dünyası ve toplumun birbirinden ayrı değil, iç içe geçmiş yapılar üzerine olduğunu belirtir (Moir, 2001). Bu düşünce, şirketlerin toplumsal sorunlara karşı bir sorumluluğu olduğunu ve toplumun refahının, iş dünyasının başarısıyla yakından ilişkili olduğunu vurgular. Yani, iş dünyası, kendi çıkarlarını toplumun genel yararları ile uyumlu bir şekilde sürdürmek için çaba göstermelidir. Avrupa Komisyonu’nun 2001 tarihli “Kurumsal Sosyal Sorumluluğu Teşvik Etmek” başlıklı Yeşil Kitabı’nda yer alan KSS tanımı, konseptin önemli yönlerini vurgulamaktadır:
- İngilizce terimi “corporate social responsibility” olsa da KSS sosyal ve çevresel konuları kapsar.
- KSS, iş stratejisi ve operasyonlarından ayrı olmamalıdır; iş stratejisi ve operasyonlarına sosyal ve çevresel kaygıları entegre etmeyi içerir.
- KSS, gönüllü bir konsepttir.
- KSS’nin bir diğer önemli yönü, işletmelerin iç ve dış paydaşlarıyla (çalışanlar, müşteriler, komşular, sivil toplum kuruluşları, kamu otoriteleri vb.) nasıl etkileşimde bulunduğudur.
Raporda, KSS konsepti esas olarak şu üzerine kuruludur: “Sosyal, çevresel, geniş ekonomik ve etik konularda yönetim ve bu konulara yanıt ve işletmelerin bu konularda paydaş beklentilerine ne derecede duyarlı olduğu…” (UNDP, 2013).
“Kurumsal Sosyal Sorumluluğun İş Dünyası için Getirileri: Kavramların, Araştırmaların ve Uygulamaların İncelemesi” başlıklı çalışmalarında Archie B. Carroll ve Kareem M. Shabana, KSS’nin iş dünyası için getirilerini araştırmışlardır. İş dünyası için KSS’nin dört temel argümanı da şu şekilde sıralanmıştır (Lindgreen ve Swaen, 2010):
- Maliyet ve riski azaltma,
- Meşruiyet ve itibarı güçlendirme,
- Rekabet avantajı oluşturma,
- Sinerjik değer yaratma yoluyla kazan-kazan durumları oluşturma.
Özellikle Carroll hem akademik alanda hem de yönetimde KSS’nin “parlak bir geleceği” olduğunu düşünmektedir. Modern kurumsal sosyal sorumluluk ve performans literatürlerinin gelişimindeki ana liderlerden biri olan Carroll’ın görüşleri, bu alanda önemli bir saygınlığa ve etkiye sahiptir. Onun perspektifi, KSS’nin sadece teorik bir çerçeve olmaktan çıkıp, iş dünyasında uygulanabilir ve somut pratikler haline geldiğini vurgulamaktadır. Carroll’ın bu bakış açısı, KSS’nin hem teorik derinliğini hem de pratikteki uygulanabilirliğini önemli ölçüde artırma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor (Windsor, 2001).
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramını daha iyi anlamak için Carroll’un sosyal sorumluluk kavramına bakış açısını gözden geçirmekte fayda var. Carroll, sosyal sorumluluk kavramını bir piramit olarak kavramsallaştırmış ve bu piramidin temelini ekonomik, yasal, etik ve hayırseverlik sorumlulukları olarak belirlemiştir. Bireyin toplum içinde öncelikle ekonomik sorumluluklarını yerine getirmesi, yani kar elde ederek kendi geçimini sağlaması ve ailesine veya toplumun diğer bireylerine muhtaç olmadan yaşamını sürdürmesi felsefesine dayanmaktadır. Carroll, ekonomik sorumlulukları diğer tüm sorumlulukların temelini oluşturacak şekilde konumlandırmaktadır.
Bireylerin toplum içindeki sosyal sorumluluğuna benzer şekilde şirketlerin de toplumsal ve çevreleri açısından sorumlulukları vardır.
Bu sorumluluklarının başında kendi ekonomik sorumluluklarını yerine getirmeleri söylenebilir. Şirketlerin kâr elde etmesi; ülke ekonomisine katkı sağlayacağı gibi çevresine de olumlu etki sağlayacaktır. Yasal düzenlemelere uymaları çevrelerine zarar vermemeleri açısından önemlidir. Çalışanlarına ve sektöre etik bir şekilde yaklaşmaları ise toplumsal huzur ve gelişim açısından önemlidir. Bu aşamalardan sonra hayırseverlik (gönüllülük) sorumluluklarını yerine getirmek amacıyla KSS’ler organize edebilecektir.
Şirketlerin Toplumsal Değişimdeki Rolü
Şirketlerin günümüzde toplumsal değişime öncülük edebilecek şekilde yeniden anlamlandırıldığına değinmiştik. İşte bu bağlamda katkı sağlayan bazı önemli maddeler:
- Yeşil Enerjiye Geçiş: Enerji sektöründeki bazı büyük şirketler, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yaparak çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyorlar. Örneğin, Danimarkalı enerji şirketi Ørsted, kömür bazlı enerji üretiminden rüzgâr enerjisi üretimine geçiş yaparak karbon ayak izini önemli ölçüde azalttı ve bu süreçte yenilenebilir enerji sektöründe dünya liderlerinden biri haline geldi.
- Sosyal Girişimcilik: Bazı şirketler, sosyal sorunları çözmeyi iş modelinin merkezine koyuyor. Elde edilen gelir yine sosyal sorunların çözümü için kullanılıyor. Örneğin, TOMS Shoes, her satılan ayakkabı için dünya genelinde ihtiyaç sahibi çocuklara bir çift ayakkabı bağışlayarak sosyal etki yaratıyor. Bu model, hem ticari başarıyı hem de sosyal faydayı hedefliyor. Bunun yanı sıra Muhammed Yunus Grameen Bank’ı kurarak mikrokredi sağlayarak Bangladeş’te yerel halkın gelişmesine katkı sağladı.
- Çalışan Hakları ve Adil İş Uygulamaları: Çalışan hakları ve adil iş uygulamaları, günümüz şirketlerinin sürdürülebilirlik ve kurumsal sosyal sorumluluk stratejilerinin ayrılmaz bir parçasıdır. İşyerinde mutluluk ve verimliliği artırmak için bu uygulamaların önemi giderek artıyor. Örneğin, açık hava giyim ve ekipmanları üreten Patagonia, sürdürülebilir malzeme kullanımı ve çevresel etkiyi azaltma konusundaki çalışmalara dikkat etmektedir. Mobilya ve ev aksesuarları perakendecisi IKEA, çalışanların profesyonel gelişimine olanak tanıyan eğitim programları ve sağlıklı yaşam teşvikleri sunma konusunda çaba harcadığını savunmaktadır.
- Toplumsal Sorunlara Yönelik Kampanyalar: Nike’ın “Just Do It” kampanyası, sporcuların toplumsal sorunlara dikkat çekmesini teşvik ediyor. 2018’de Amerikan futbolu oyuncusu Colin Kaepernick ile iş birliği yaparak, sporcuların toplumsal adalet konularında seslerini yükseltmelerine olanak tanıdı ve bu durum geniş çapta tartışmalara yol açtı. 2005 yılında Doğan Yayın öncülüğünde başlatılan “Baba Beni Okula Gönder” projesi, kız çocuklarının okula gönderilmesi konusunda önemli bir burs desteği sağlamıştır. Çocuklara yönelik bir diğer önemli adım Eti tarafından atılmış ve 81 ilin dışına taşan bir proje ile 2 milyon çocuk tiyatro ile tanıştırılmıştır. Çocukların hem kişisel hem de sosyal gelişimine katkı sağlayan adımlar şirketler tarafından projelendirilmiştir. Bir diğer önemli örnek 2000 yılında Opet tarafından hayata geçirilmiş ve “Temiz Tuvalet Kampanyası” ile tuvalet temizliği ve hijyenine yönelik bu adım tüm Türkiye’ye örnek olmuştur.
- Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Uygulamaları: Sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamaları, kaynak kullanımından ürün teslimatına kadar tüm süreçlerde etik ve çevre dostu yaklaşımları içerir. Örneğin, Unilever, sürdürülebilir tarım uygulamalarını destekleyerek ve tedarikçilerini çevresel ve sosyal standartlara uymaya teşvik ederek, çevresel etkisini azaltmaya çalışıyor. Elektrikli araç üreticisi Tesla, sürdürülebilir enerji kullanımını teşvik eden ürünler sunuyor. Tesla’nın tedarik zinciri, batarya üretiminden araç montajına kadar, sürdürülebilirlik prensiplerine dayanıyor.
Bu örnekler, şirketlerin toplumsal değişimde nasıl etkili olabileceğini göstermesi açısından önemli. KSS yaklaşımı, şirketlerin marka değerlerini ve müşteri sadakatini artırırken, aynı zamanda daha sürdürülebilir ve adil bir dünya için çalışmalarına olanak tanıyor.
Sürdürülebilirlik ve İnovasyon
Sürdürülebilirlik, KSS’nin önemli bir boyutudur. Şirketler, çevresel kaynakların korunmasını sağlamak ve gelecek nesillere sağlıklı bir dünya bırakmak için yenilikçi çözümler geliştirmelidir. Bu, enerji verimliliği, atık yönetimi ve sürdürülebilir malzeme kullanımı gibi alanlarda yenilikler yapmaları anlamına gelmektedir. İnovasyon, şirketlerin KSS hedeflerine ulaşmalarını sağlarken, aynı zamanda rekabet avantajı kazanmalarına da yardımcı olabilir.
Sürdürülebilirlik, 1960’larda çevre biliminden doğan ve toplumun tüm sosyal, kültürel, bilimsel, doğal ve insani kaynaklarını akıllıca kullanmayı ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını bugünün ihtiyaçlarından ödün vermeden karşılamayı hedefleyen bir kavramdır (Ertan, 2018; Şahin et al., 2018). İngilizcede “sustainability” olarak ifade edilen bu terim, devamlılık anlamına gelirken, aynı zamanda dışsal bir faktöre bağlı olma durumunu da içerir. Yani, bir durumun devamlılığı herhangi bir iradeye bağlı olmaksızın gerçekleşebilirken, sürdürülebilirliği bu yönde bir iradenin tercihine bağlıdır (Ceran, 2017). Sürdürülebilir gelişme, ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik sağlandığında gerçekleşeceği düşünülen bir süreçtir. Bu, şirketlerin ve diğer ekonomik birimlerin, sadece kendi faaliyetlerinin ekonomik boyutlarını değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal etkilerini de dikkate almaları gerektiği anlamına gelir. Şirketlerin sürdürülebilirliği, ekonomik performanslarının yanı sıra çevresel koruma ve sosyal sorumluluklarını da içerir (Akgül, 2010).
Bu bağlamda, sürdürülebilirlik çabalarının etkin bir şekilde yönetilmesi ve raporlanması, şirketlerin KSS yaklaşımlarının temel bir yönünü oluşturur. GRI (Global Reporting Initiative) standartları bu süreçte kritik bir rol oynar. Şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim performanslarını şeffaf bir şekilde raporlamalarını sağlayan bu standartlar, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada somut bir yol haritası sunar. Bu nedenle, KSS’nin sürdürülebilirlik boyutu üzerine odaklanırken GRI standartlarının detaylı bir şekilde ele alınması, şirketlerin bu alanlardaki performanslarını nasıl ölçtükleri, izledikleri ve geliştirdikleri konusunda derinlemesine bir perspektif sağlar. GRI standartları, dünya genelinde kabul görmüş bir çerçeve sunar. GRI, şirketlerin boyutlarına, sektörlerine veya coğrafi konumlarına bakılmaksızın sürdürülebilirlik raporları hazırlamalarında rehberlik eder. Bu raporlar, şirketlerin yasalara, normlara, kurallara ve performans standartlarına uyumunu değerlendirmek için kullanılabilir. Ayrıca, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik organizasyonel taahhütleri gösteren şirketleri tanımlamak için de faydalıdır.
GRI, 1997 yılında kurulmuş ve ilk raporlama çerçevesini 1998 yılında yayımlamıştır. Zaman içinde, bu çerçeveler küresel gelişmelere ve ihtiyaçlara uygun olarak revize edilmiş ve 2002 (G2), 2006 (G3), 2011 (G3.1) ve 2013 (G4) yıllarında yeni versiyonları yayınlanmıştır (Ncsr-id, 2021). Raporlama, yasal düzenlemelere, normlara, kurallara ve performans standartlarına uyumun yanı sıra, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik organizasyonel taahhüdü de gösterir. Şirketler için GRI standartlarına dayalı sürdürülebilirlik raporlaması yapmanın birçok faydası vardır. Bu raporlar, şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarını zaman içinde ve sektörler arası karşılaştırmalar için kullanılabilir. Ayrıca, paydaşların şirketin sürdürülebilirlik taahhütlerini değerlendirmesine ve karar verme süreçlerine katkıda bulunur. GRI standartlarına dayalı sürdürülebilirlik raporlaması, şirketlerin ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarında ve bu hedefler doğrultusunda stratejiler geliştirmelerinde önemli bir rol oynar. Bu raporlama, şirketlerin sürdürülebilir kalkınma yolculuklarında şeffaflık ve hesap verilebilirlik sağlar.
Kaynak: Vedat Ekergil, Merve Ozgur Gode, (2017). “Küresel Raporlama Girişimi (GRI) Standartlarına Göre Seçilen Otellerin Sürdürülebilirlik Raporlarının Analizi ve Değerlendirilmesi”, Business and Economics Research Journal, Vol. 4, Issue 8, s. 863.
GRI standartları, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk alanlarında şeffaflık ve hesap verilebilirlik sağlayarak, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim performanslarını objektif bir şekilde raporlamalarına olanak tanır. Bu raporlama süreci, kalite yönetimi açısından büyük bir öneme sahiptir, zira şirketlerin sosyal sorumluluk performansları hakkında güvenilir ve karşılaştırılabilir veriler sunar. Kalitenin sadece ürün ve hizmetlerle sınırlı olmadığı, şirketlerin topluma ve çevreye olan etkilerini yönetme biçimleriyle de doğrudan ilişkili olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Bu nedenle, GRI raporlaması, sosyal sorumluluk alanında kalite standartlarının belirlenmesi ve bu standartlara uygunluğun raporlanması için temel bir yapı taşı olarak görülebilir.
Sonuç
Günümüzün değişen dünyasında KSS, şirketlerin iş stratejilerinde ve toplumsal etkileşimlerinde önemli bir yer tutmaktadır. Wood’un ve Avrupa Komisyonu’nun vurguladığı gibi, iş dünyası ve toplum hem etki hem de etkilenme açısından artık iç içe geçmiş yapılar olarak görülmekte ve bu entegrasyon, şirketlerin toplumsal sorumluluklarını daha da önemli hale getirmektedir. Carroll ve Shabana’nın çalışmaları, KSS’nin kapsamını ve iş dünyası için sağladığı faydaları ortaya koyarken, şirketlerin ekonomik büyümelerinin yanı sıra sosyal ve çevresel sorumluluklarını da yerine getirebileceklerini gösteriyor.
Şirketlerin toplumsal değişime etkileri ve katkıları, sadece mali tablolarla ölçülemeyecek kadar derin ve çeşitlidir. Yeşil enerjiye geçiş, sosyal girişimcilik, adil iş uygulamaları ve sürdürülebilir tedarik zinciri uygulamaları gibi örnekler, şirketlerin toplum üzerindeki olumlu etkilerini göstermektedir. Bu uygulamalar, şirketlerin çevresel ayak izlerini azaltırken, toplumsal refahı artırma ve ekonomik eşitliği destekleme yollarını da sunmaktadır. KSS’nin yükselişi, şirketler için yeni zorluklar ve fırsatlar yaratmaktadır. Şirketler, KSS stratejilerini, iş modelleri ve operasyonlarıyla bütünleştirmeli ve tüm paydaşlarının çıkarlarını gözeterek hareket etmelidir. KSS, şirketlerin uzun vadeli başarısı için kritik bir faktör haline geldiğini ve bu, şirketlerin sadece mali başarıya değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel etkilere de odaklanmalarını gerektiğini gösterir. Şirketler, bireyler gibi toplumun bir parçasıdır ve sosyal sorumlulukları vardır.
Sonuç olarak, KSS’nin iş dünyasında ve toplumda oynadığı rol, daha adil, sürdürülebilir ve refah bir dünya için önemlidir. Şirketler, KSS’yi sadece bir yükümlülük olarak değil, aynı zamanda toplumun karşı karşıya olduğu zorluklara yenilikçi çözümler sunma fırsatı olarak görmelidir. KSS, iş dünyasının toplumsal ve çevresel değişime katkıda bulunmasının yeni yollarını ortaya koymakta ve şirketlerin bu yeni düzen içinde nasıl başarılı olabileceklerini belirlemektedir. Bu anlayışla, şirketler sadece mali başarıyı değil, aynı zamanda toplumsal refahı ve çevresel sürdürülebilirliği de destekleyen stratejiler geliştirebilir.
Yaşanılabilir bir dünya yaratmak için kurumsal sosyal sorumluluk seçenek değil, gerekliliktir.
Kaynaklar
Akgül, Urungu (2010), “Sürdürülebilir Kalkınma: Uygulamalı Antropolojinin Eylem Alanı”, Antropoloji Dergisi, Vol. 24, 133-164.
Carroll, A. B., (1999). “Corporate social responsibility – Evolution of a Definitional Construct”, Business and Society, Vol. 38, Issue 3, 268–295.
Ceran, Esin Bengü (2017), “Kurumsal Sürdürülebilirlik Kavramı ve Ölçümüne İlişkin Bir Ön Çalışma”, Istanbul University Journal of the School of Business, Vol. 46, Issue Special, 59-70.
Duygu Dağdelen, (2018). “Şirketlerin Sosyal Sorumluluk Proje Örnekleri”, https://pazarlamaturkiye.com/sirketlerin-sosyal-sorumluluk-proje-ornekleri/ (Erişim Tarihi: 06.02.2024).
Ekergil, Vedat, Ozgor Gode, Merve, (2017). “Küresel Raporlama Girişimi (GRI) Standartlarına Göre Seçilen Otellerin Sürdürülebilirlik Raporlarının Analizi ve Değerlendirilmesi”. Business and Economics Research Journal, Vol. 4, Issue 8, s. 863.
Ertan, Yasemin, (2018), “Türkiye’de Sürdürülebilirlik Raporlaması”, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi, Vol. 11, Issue 3, 463-478.
Lindgreen, Adam ve Swaen, Valerie, (2010). “Corporate Social Responsibility”, International Journal of Management Reviews, Vol. 12, Issue 1, 1-7.
Moir, Lance, (2001). “What do we mean by corporate social responsibility”, Corporate Governance: The international journal of business in society, Vol. 1 Issue: 2, pp.16-22.
Ncsr-id (2021), “Benefits of GRI Reporting”, https://www.ncsr-id.org/gri-certified-training/benefits-of-gri-reporting/#:~:text=Research%20shows%20that%20a%20systematic,risk%20management%20and%20investor%20communications.&text=Improve%20sustainability%20strategy%20and%20selection%20of%20performance%20indicators%20and%20targets. (Erişim Tarihi: 30.01.2024).
Şahin, Zeynep; Çankaya, Fikret and Karakaya, Aykut (2018), “Sürdürülebilirlik Raporlarının Sektörlere ve Yıllara Göre Analizi”, UİİİD-IJEAS, Vol. 20, 17-32.
UNDP (2013). “Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Değerlendirme Raporu”, https://www.undp.org/tr/turkiye/publications/turkiyede-kurumsal-sosyal-sorumluluk-degerlendirme-raporu (Erişim Tarihi: 15.01.2024).
Windsor, Duane, (2001). “The Future of Corporate Social Responsibility”, The International Journal of Organizational Analysis, Vol. 9 Iss 3 pp. 225 – 256.
YADA, (2009). “Türkiye’de Kurumsal Sosyal Sorumluluk Üçgeni: Şirketler, Toplum ve Toplum Kuruluşları”, https://www.yada.org.tr/turkiyede-kurumsal-sosyal-sorumluluk-ucgeni-sirketler/?gclid=CjwKCAiAtt2tBhBDEiwALZuhAPPBClYtad_Td7h5dIVNIByWMqZc5hY5Ez3T_6IZT03zjB0uPklAHRoCkoYQAvD_BwE (Erişim Tarihi: 15.01.2024).